ANA SAYFA GİZLİ CENNETLER FOTOĞRAFLAR VİDEOLAR HAKKIMDA İLETİŞİM
Harbiye
HAVA
DURUMU
Hatay
17/23°
HATAY
NE ZAMAN
GİDİLİR?
İlkbahar:
Yaz:
Sonbahar:
Kış:

DAPHNE'NİN ÖYKÜSÜ…

Harbiye ya da eski adıyla Daphne, sadece günümüzde değil, çok eski çağlardan beri sayfiye yiri olarak biliniyordu. Çağlar boyunca insanlar, Antakya'nın yaz aylarında aşırı sıcaklarından, Yayladağı eteklerinde yer alan Harbiye'de, sularla haşır neşir yerde dinlenmenin tadını çıkarırlardı.

Seleukos ve Roma dönemlerinde çağlayanlarıyla tanınan dünyaca ünlü bir safiye yeri olan Defne çok sayıda köşkleri, tapınakları, eğlence yerleriyle ünlüydü ve stadyumunda düzenlenen olimpiyatların ihtişamı dillere destandı.

Ne yazık ki o eski ihtişamlı devirlerinden geriye, şiddetli depremlerden sonra bugüne gözle görülür bir eser kalmamış.

 

 

DAPHNE'NİN MİTOLOJİK HİKAYESİ.

Mitolojide yer alan Daphne'nin hikayesine gelince. Bu konuda farklı birkaç hikaye var aslında. Birincisine gore, müzik, aşk ve şiir tanrısı Apollo aynı zamanda yaman bir okçuydu ve bu niteliği nedeniyle Eros'la dalga geçercesine konuşurdu. Buna içerleyen Eros iki ok birden fırlattı: Aşk ve şehvet okunu Apollo'ya, mutlak nefret ve kalpleri aşka kapatan oku ise Daphne'ye.

Daphne kibirli sözleriyle peşinden koşan Apollo'dan kaçarken ırmak kıyısına geldi ve babası nehir tanrısı Peneus'a kendisini kurtarması için yalvardı. Ancak ayakları yerinden kımıldamadı bile. Yakarısını ancak toprak ana işitmişti ve Daphne'nin bacakları uyuşup, katılaşmaya başladı. Gri renkte bir kabuk kalçalarını ve karnını kapladı, kolları dallara, saçları yapraklara dönüştü.

İmkansız aşkının Defne ağacına dönüşünü üzüntüyle izleyen Apollo, ona şöyle seslendi: "Ey Daphne, bundan sonra sen benim kutsal ağacımsın. Ölmeyen yaprakların başıma taç olacak, şairlerin ve kahramanların alnını süsleyeceksin."

Bir başka söylencede ise, Zeus'un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında gördüğü genç ve güzel bir kız olan Daphne'ye aşık olur ve onunla konuşmak ister. Daphne'yi kovalar. Daphne kurtulamayacağını anlar. "Ey toprak ana beni ört, beni sakla, beni koru" diye yalvarır. Daphne ağaca dönüşür. Apollon şaşırır.

Bu olaydan sonra şiir ve silah zaferi defne ağacının dalıyla mükafatlandırılır ve Defne'nin gözyaşlarının Harbiye'deki şelaleleri meydana getirdiğine inanılır.

ŞELALE FİLMİ...

Harbiye'ye gittiğiniz zaman Şelale gideceğiniz yerlerin başında gelmeli. Antakyalılar'ın yaz aylarından vazgeçilmez gezdikleri yerlerin başında gelen Şelale'ler bir zamanlar, kendisi deHarbiyeli olan yönetmen Semir Arslanyürek tarafından filme çekilmişti.

Gerçek olay ve kişilere dayanılarak çekilen 'Şellale'nin başrollerinde Hülya Koçyiğit, Tuncel Kurtiz, Aykut Oray, Ali Sürmeli, Savaş Yurttaş gibi deneyimli oyuncular rol alırken diğer rolleri Ege Aydan, Nurgül Yeşilçay, Canan Hoşgör, Ezel Akay, küçük oyuncular Zuhal Tatlıcıoğlu ve yönetmen Semir Aslanyürek'in oğlu Enis Aslanyürek paylaştılar...

Filmde olaylar, 8 - 10 yaşlarındaki Cemal'in (Enis Aslanyürek) gözünden anlatılıyor... Cemal'in babası Demokrat Parti'li Yusuf (Aykut Oray) ile, ile amcası CHP'li Süleyman (Ali Sürmeli) arasında, farklı partilere mensup olmaktan kaynaklanan devamlı bir kavga vardır. Yüksek bir duvarla ayrılmış bahçelerine rağmen, aile efradı arasına da yayılan kavga devam ederken, Harbiye Şelalesi'nin öyküsü, lirik bir şekilde araya giriyor...

Kasabadaki halkın, gördükleri rüyaları Harbiye Şelalesi'nde akan suya anlatma geleneği vardır.Çünkü onların deyimiyle 'rüyalar sadece akan suya anlatılır ve yorumları Yusuf Peygamber'e mahsustur'... Bu geleneğe bağlı olarak Cemal de, kız kardeşi Şehra (Zuhal Tatlıcıoğlu) ile sık sık şelaleye giderek rüyalarını anlatır...

Kasabanın önemli kişiliklerinden birisi de, Cemal'in çıraklığını yaptığı kasabanın berberi Kel Selim'dir (Tuncel Kurtiz). I. Dünya Savaşı'nda Yemen'de savaşan Kel Selim, çalışırken devamlı olarak memleketteki kötü gidişatı, ABD'nin yaptığı Marshall yardımını, Kore'ye asker gönderilişini ve okullarda öğrencilere zorla içirilen, onun deyimiyle "Amerikalılar'ın küçük çocuklarımızı aptallaştırmak için gönderdikleri eşek sütünü" eleştirir...

Bir gün baraj yapmak için, şelalenin ağzını genişletmeye kalkan bir inşaat ekibi, şelale ağzındaki kayaları dinamitleyince kayalar yarılır ve şelale suyunun önemli bir kısmı kaybolur. Bu olay, kasabayı karıştırır... Buna en çok kızanlardan biri de Kel Selim'dir... Fakat bir daha rüya anlatamayacakları endişesiyle Küçük Cemal ile kız kardeşi Şehra da çok üzülürler...

ŞELALELERE NASIL GİDİLİR?

Şelaler'e gitmek çok kolay. Harbiye'de kime sorsanız size hemen gösterir. Yayladağı'na çıkmadan once dağın eteklerinde vadide yer alıyor Şelale'ler. Buraya girer girmez zümrüt yeşili doku sizi karşılıyor. Sonrasında ise hemen her taşın üstünden, yanından, her ağacın neredeyse altından su damarlarının çıktığını görüyorsunuz. Yaz günlerinde, aşırı sıcaklarda, serin ağaç dallarının altında, bir yanda ayaklarınızın altından sular akarken, bir yandan demli çaşları içme şansınız var.

İsterseniz yöresel yemekleri, suların içine kurulan masalarda yiyebiliyorsunuz. Ya da arkadaşlarınızla sohbetler etme şansınız var suların içinde. Sular zaman zaman vadinin derinliklerinde şelaleler oluşturmuş. Onları seyretmek bile insanın günün yorgunluğunu unutmasını sağlıyor. Serinliğin içinde keyifle dinlenebiliyorsunuz.

 

 

ANTAKYA MÜZESİNİ MUTLAKA GÖRÜN!

Harbiye'ye kadar gitmişken tabii ki Antakya'da gidilebilecek ve gezilebilecek en önemli yerlerden biri. Başlıbaşına gidilecek yer olan Antakya'da görülecek yerlerin başında Antakya Müzesi geliyor. Tunus Mozaik Müzesinden sonra Antakya Mozaik Müzesi dünyanın 2. en büyük kolleksiyonuna sahip.

TİTUS GEÇİDİ

Samandağ'ın 5 Km. kuzeyinde denize hakim yamaçlarda M.Ö. 300 yıllarında Seleuykos Nikator tarafından kurulan ve kurucusunun adı ile anılan antik kenttir.

Kentin, dağın hemen bitiminde, dağdan gelen derelerin ağzında bir iç limanı vardı. Sellerin bu limanı doldurması tehlikesi ortaya çıkınca imparator Vespasianus zamanında dağ delinerek bir tünel açılması kararlaştırıldı. Tünel Titus zamanında tamamlandı ve derenin önü bir duvarla kapatılarak sel suları , yüksekliği 7 mt. genişliği 6 mt olan bu tünel vasıtası ile uzaklara akıtıldı , böylece limanın dolması engellenmiş oldu. 130 mt si tünel , kalanı açık kanal halinde olan tünelin uzunluğu girişten Çevliğe kadar 1380 metredir.

Tünelin deniz tarafındaki girişine göre sağ tarafta , 100 metre kadar uzaklıkta kaya mezarları vardır. Burada kayalara oyulmuş mağaraların içinde bulunan çok sayıda mezarın en çok ilgi çekeni , çukurun tabanındaki geniş mağaradır. İçinde çok sayıda mezar bulunan bu mağara diğerlerinden farklı yapılmış yüksek ve gösterişli bir mezar yüzünden halk arasından "Beşikli Mağara"olarak anılmaktadır.

ST PIERRE KİLİSESİ

Antakya'nın 2 km kadar doğusunda ve dağ eteğinde, Antakya - Reyhanlı yolu yakınında, önü duvarla kapatılmış bir doğal mağaradır.

Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde kilise olarak kullanılan ve Hıristiyanlığı yaymak için Antakya'ya gelen (M.S 1. yüzyılın ilk yarısı) havarilerden St. Pierre'nin adıyla anılan bu kilisenin önü sonraki devirlerde kapatılmıştır.

Halen müzeye bağlı bir birim olan kilise Papa VI. Paul tarafından 1963 yılında hac yeri olarak ilan edilmiştir. Her yıl burada 29 Haziran günü Katolik kilisesince ayin düzenlenmekte, bu ayine kalabalık bir cemaat katılmaktadır.

YAYLADAĞI ve SINIR KAPISI PİKNİK YERİ

Harbiye Yayladağı eteklerinde yer alıyor. Zaten Yayladağı'na çıkıp da, Yayladağı kasabasından sonra bir kaç kilometre gidince, Suriye sınırı başlıyor. İşte sınıra çok yakın, neredeyse sınırda olan piknik yeri de gidilebilecek yerlerden biri. Eğer Antakya ya da Harbiye'de kalıyorsanız, yaklaşık 16 kilometre tırmanarak Yayladağı'na çıkıyorsunuz. Sonra da neredeyse o kadar miktarı inmeye başlıyorsunuz. Yol boyunca doğal güzellikler sizi bekliyor. Virajlı yolda dikkatli araç kullanırsanız keyifli bir yolculuk yaparsınız.

Yayladağı, ufak ama sevimli bir sınır kasabası. Kasabanın tek ana caddesinde her türlü dükkan yer alıyor. Burayı da gezebilirsiniz. Kasabanın fırınından alacağınız ekmek ve pideler de lezzetli.

Sınıra çok yakın bulunan piknik yerinde de yakın komşumuz Suriye'nin hemen yanıbaşında piknik yapma imkanınız var. Türkiye sınırı ile Suriye sınırı içiçe olduğu için, neredeyse bir bakışta Suriyeli askerleri görme şansınız var.

Zaten sınır kapısına kadar araçla gidebilirsiniz. Aracınızla geçmeseniz bile iki ülke sınırını görüyorsunuz. Suriye ile Türkiye arasında günübirlik geçişler için vize uygulaması olmadığı için, belki de bu kapıdan Suriye'ye gidip gelebilirsiniz.

Zaten iki ülke sınırın hemen dış kısımlarında yaya geçenler için, araçlar bekliyor. Sizi Türk tarafnda Harbiye ya da Hatay'a kadar, Suriye tarafında ise, Lazkiye'ye kadar araçlar götürme hizmeti veriyorlar.Değişik bir gezi olabilir sizin için.

ARAMA
EDİTÖRDEN
E-POSTA LİSTESİ
E-posta listemize kayıt olun, sitemizdeki güncellemelerden haberiniz olsun...
© 1998-2024 www.gizlicennetler.com sitesinde yer alan sayfaların her türlü yayın hakkı Eyüp Coşkun'a aittir.
Site sahibinin izni olmadan kesinlikle kullanılamaz, başka yerde yayınlanamaz.
Son Güncelleme: 11.01.2024    Toplam Ziyaretçi: 4.954.557